Hayat senin!
-Nasıl istiyorsan öyle olsun.
Sen bir insansın, nasıl olmasını istiyorsan öyle olsun. Çünkü, başkasının istediği gibi olma şansın yoktur. Ancak, kendi istediğin gibi olur.
-Ne yapmak istiyorsan onu yap.
Bir insan ne yapmak istiyorsa onu yapsın. Başkasının yapmak ya da yaptırmak istediği şeyler sizi mutlu etmeyeceği gibi mutsuz da edebiliyor.
-Mutlu olmak mı istiyorsun?
Mutlu ol, ama nasıl? Şöyle ki mutluluğun kaynağı sensin. Seni, senden başka kimse mutlu edemez. Sen, sen olduğun sürece kimsenin seni mutsuz etme şansı olmaz. Farklı olmaya ya da farklı insanların duygularıyla davranmaya da hiç ama hiç gerek yoktur.
-Kim olmak istiyorsun?
Kendin ol. Bir insanın kimse olmasına gereksinimi yoktur. Bir insan önce özü olmalıdır. Öz benliğiyle hareket edebilmeli, öz düşünceleriyle yaşamalıdır.
-Kimin için yaşamak istiyorsun?
Kendin için yaşa. Zamanımızda insanlar çoğunlukla başkaları için yaşarlar. Bu annesi, babası, eşi ya da çocukları olabilir. Doğaldır ki bu tür bir yaşam seni sen olmaktan çıkarır. Sen, sen olamadığın için de kendin için yaşamış olmazsın. Her şeyinden feragat edersin. Her şeyden feragat etmek demek mutsuzluğun tam orta noktası demektir.
-Değerlerinle yaşamak mı istiyorsun?
Değerlerinle yaşaman en doğal hakkındır. Ancak, bu yaşam seni gerçekten mutsuz kılıyorsa, sana çok ağır bir yük olarak geliyorsa bu hiç de doğal bir durum sayılmaz. Demek ki bir yerde yanlışlık var ve onun düzeltilmesi gerek. Özellikle günah, haram, mahalle baskısı, toplumsal olumsuz etkileşim, kim ne der, kim ne düşünür gibi görüşler uygulanabilir olmaktan çıkarılmalı. Öz benliğine dönmeli ve hem duygu hem de mantık ölçeğinde aklın ve kalbinden geçenlerle yaşamalısın.
-Aklın, gönlün kalacağına her şey orada kalsın.
Yaşadığın sürece muhtemeldir ki insanın aklı ya da gönlü bir yerlerde kalabiliyor. Hayatı yaşamak kolay değil tabi ki. Bir şeyi düşünürsün, yapmak istersin ama çevresel etkilerden çekinerek ya da korkarak yapamazsın. Gönlünden bir duygu seli akar ama o selden bir damla alıp içemezsin. Bunun acısını da bir ömür boyu çekersin. Her şey olduğu yerde kalır. Senin de aklın ve gönlün orada öylece kalır. O halde hiçbir şeyde aklın ve gönlün kalmasın. Olmak istediğin gibi ol. Yaşamak istediğin gibi yaşa. Aklın ve gönlün bir yerlerde kalacağına bırak olması gereken yerde kalsın.
-Şimdi seçim zamanı.
Bugün tüm ülke seçime gidiyoruz. Hatta az bir zaman kaldı sonuçları almaya. Her ne olursa olsun, kim kazanırsa kazansın yarın bir başka dünyaya uyanacağız. Her ikisinden birisiyle yeni bir yaşama merhaba diyeceğiz. Yani sen kendi geleceğini oyladın. Hatta kendinden başka, başka insanların geleceğini de oyladın. Şöyle ya da böyle, yeni düzende şikâyet etme hakkın kalmayacak hatta kalmadı da. Çünkü, yanlış ya da doğru kararını sen verdin. Çıkacak her sonuca da sen, ben hatta senden benden olmayan herkes katlanmak durumunda kalacak.
-Ne garip değil mi?
Ya kendimizi ve başkalarını da mutsuz edeceğiz ya da hem kendimizi hem de başkalarını da mutlu edeceğiz.
-Ne diyelim hayat senin!
-Ama, keşke başkalarının mutsuz olacağı kararları almamış olarak yeni güne uyanmış olsak!
Yaşar GELER