Öğretmenle ve öğretmenlik mesleği ile oynamaya ve kutuplaştırmaya gerek var mı?
Öğretmenler neden iki arada bir derede bırakılıyor?
İnanın ki, bu kariyer basamağı sınavına girecek olan öğretmenlerin tamamı sadece para uğruna girecekler. Zaten basına da yansıdı, sadece maddi anlamda destek için girildiği. Alınacak olan fark da çok cüzi bir miktar.
Öğretmen, MEB tarafından kanunlar çerçevesinde belirlenmiş amaçlarla okullarda eğitim ve öğretim etkinliklerini planlı ve programlı bir biçimde yürüten uzman kişidir.
Öğretmenlik ise, alanında uzman kişilerce (öğretmenlerce) yapılan öğretme işidir. Yani bir uzmanlık mesleğidir.
Son günlerde gündeme oturan, aslında yıllardır süregelen bir tartışma var. Öğretmenlikte kariyer basamakları. Öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen gibi. Oysa ki öğretmenlik zaten uzmanlıktır.
Aynı durumu 2006 yılında kamuoyunun gündemine taşıdılar. Öğretmenleri böldüler. Sistemin içinde olan birisi olarak ben de aynı senaryonun bir figüranı olmuştum. O yıldan bu yana ikinci kez tekrar gündeme geldi. Aradan geçen on beş yılda sistemde olan öğretmenlere haksızlık olmadı mı?
Şimdi veliler, okullarda uzman ya da başöğretmen avına çıkmayacaklar mı?
Öğretmenler, okullarda idare ile veliler arasında pazarlık konusu olmayacak mı?
Uzman öğretmen olmayanlara velinin bakış açısı ne olacak?
Öğretmenlik mesleğine duyulan güven zedelenmiş olmayacak mı?
...
Bu sorular uzar gider.
Gelin, okullarda asgari beş yılını bitirmiş her öğretmeni uzman öğretmen olarak sıfatlandırın olsun bitsin.
Bir de şu öğretmen kadro sorunlarıyla ilgilenmek gerekiyor. Ücretli öğretmen , sözleşmeli öğretmen , kadrolu öğretmen... Öğretmenlik mesleğini önemsiyorsanız önce bu adaletsiz kadro sistemini düzeltmeniz gerekir. Bunun yolu da tüm öğretmenleri kadrolu öğretmen yapmaktır. Yani işe alırken kadrolu öğretmen olarak görevlendirmektir.
Ayrıca, işin bir de özel okullar boyutu var. Buradaki öğretmenlerin durumları ne olacak? Bu okullarda ağırlıklı yeni mezun ve emekli öğretmenler var. Üstelik asgari ücret düzeyinde bir maaş alıyorlar ve iş güvenceleri bile yok.
Başöğretmenliğe gelince: Baş tek olur. Her yerde bir baş bulunur. Her canlının bir başı var. Her devletin bir başı var...
Bu ülkenin de bu unvanı almış bir başöğretmeni var. O da Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Bu tür sıfatlarla öğretmene üç beş lira vermek yerine, zamanında Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, vekil maaşlarını öğretmen maaşlarını geçmeyecek şekilde düzenleyin. Öğretmene hak ettiği maaşı verin ve tüm öğretmenleri sınavsız ve koşulsuz başöğretmen ilan edin.
Yaşar GELER