Patron kim?
Patron muyuz?
Patron biz miyiz?
Patron sizsiniz!
Dikkat ediyorum Selçuk Tepeli FOX TV de haber sunumuna başladığı günden beri özellikle toplumsal olayları ya da sorunları irdelerken sonuç olarak halka hitaben “PATRON SİZSİNİZ” cümlesini tekrarlar durur.
Bunun üzerine sürekli bir düşünme ve anlama halindeyim ve kendime bu soruları sormadan edemiyorum.
Bu adam kime ne demek istiyor?
Sürekli aynı cümleyi tekrar etmesine karşın bir etki gösterebiliyor mu?
Ve kendimce bir analiz yaptım. Şimdi piyasaya bakıyorum. Halk sıkıntı ve perişanlık çekiyor. İyi güzelde buna bir tepki koyabiliyor mu? Bakıyorum ve ortaya “HAYIR” cevabı çıkıyor.
Herkes iş vereninden ya da çalıştığı ortamdan rahatsız, iş gelirinden memnun değil ve iş garantisinden tedirgin, buna karşın ne yapabiliyor? Hiçbir şey yapamadığını görüyorum. Çünkü, herhangi bir durumda işsiz kalacağı kesin. Susuyor.
Halk, seçmiş olduğu vekiline rahat ulaşabiliyor mu? Çoğunlukla, “hayır”. Vekiline ulaşmak ne mümkün seçildiği günden itibaren seçim bölgesine uğramayan onlarca vekil. Oysa ki, asıl olanın etkili olması gerekirken hatta asıl olana ulaşmanın mümkün olmaması gerekirken burada tam tersi uygulanıyor. Doğal olarak asılın, istediği anda vekilini azletme gibi hakkı var. Ama yapmayı bir yana bırakın düşünmesi bile mümkün değil.
Özellikle kamu ya da özel sektörde çalışanlar hakları korunabilsin diye örgütlenmişler. Bunların adına da sendika ya da dernek denmiş. İşlerini de yürütmeleri için bir yönetim kadrosu seçmişler. Zatı muhteremlere yöneticilik vasfı verildi ya bir kere, artık onları tutmak ne mümkün. Asıl olan emekçi kesimini unutup kamu ya da özel sektör patronlarına yaranabilmek ve o koltuklarını koruyabilmek adına emekçinin hak ve hukukunu unuttur olmuşlar. Hatta bunları o temsil ettikleri kesimlerin gözlerinin içine baka baka, kameralar karşısında bile gösterebilme cesaretlerini gösterebilmektedirler.
Bu tür örnekleri hemen hemen her alanda görebilmemiz mümkün. Peki, Selçuk Tepeli’nin deyimiyle “PATRON SİZSİNİZ” derken gerçekten patron vatandaş mı acaba?
Vatandaş gerçekten patron olabilme beceri ve refleksini gösterebiliyor mu?
Patron olan bir vatandaş, kendisine vekil olarak seçtiği birisinin karşısında iki büklüm olur mu?
Patron olan vatandaş, kendisine vekil olarak seçmiş olduğu birisine şu işimi hallet diye yalvar yakar olur mu?
Selçuk Tepeli, gerçekten patron biz miyiz?
Yoksa biz gerçekten bir çaresizliğin içerisinde debeleniyor muyuz?
Yaşar GELER