EN ÖNEMLİ KONUMUZ DEPREM !

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Yer kabuğundaki bu kısa süreli hareket, kalbimizde derin izler bıraktı. Herkes bir anlığına durdu, nefesini tuttu, gözleri duvarlara, elleri telefona gitti. Çünkü biz bu korkuyu ezbere biliyoruz.

Ben de hissettim sarsıntıyı. Ama asıl hissettiğim, yıllardır birikmiş ihmalin ağırlığıydı. İstanbul gibi bir metropolde, bu kadar yıl geçmesine rağmen hâlâ “şansımıza sağlam kalıyoruz” diyorsak, bu bir kader değil, kötü bir yönetimin sonucudur. Deprem değil, tedbirsizlik öldürür. Ve biz bu gerçeği defalarca acı şekilde öğrendik.

25 yıldır halkımla birlikte, sokakta ve sahada omuz omuza mücadele veriyorum. Bugün de bu mücadeleyi kalemimle sürdürüyorum. Çünkü deprem sadece binaları değil, toplumsal vicdanı da sarsıyor. Kimimiz sağlam yapılarda korkuyla titriyoruz, kimimiz çürük binalarda kaderine terk edilmiş durumda.

Her deprem sonrası aynı açıklamalar, aynı “çok şükür”ler… Ama biz artık şükretmek değil, önlem almak istiyoruz. Bilimsel veriler ortada. Fay hatları uyumuyor, sadece bekliyor. Biz ne kadar hazırız?

Yerel yöneticilerden merkezi idareye kadar herkesin artık sorumluluk alması gerekiyor. Çünkü bu şehir, bu ülke hepimizin. Depreme dayanıklı yapılar, güvenli yaşam alanları, gerçekçi afet planları artık lüks değil, zaruridir.

İstanbul bugün bir kez daha uyardı. Dedi ki: “Beni ciddiye alın.” Biz halk olarak sesimizi yükseltiyoruz: “Artık yeter. Önlem alın.”

Çünkü biz bu kez altında kalmak istemiyoruz. Ne binanın ne de ihmalkârlığın…