Ömer Koç'un koleksiyoncu kimliğiyle hazırladığı "Farzet ki sen yoksun" Sergisini Arter'de gezme imkanı buldum.
"Madem ki bu dünya işinin sonu yoktur.
Sen kendini şimdiden yoksun farz et ve hür yaşa "
Diyor Hayyam bir rubaisinde...
Diğer taraftan Ömer Koç bu bağlamda insanoğlu'nun bırakacağı en kıymetli iz sanattır mı demek istiyor bizlere?
Benim kişisel sergilere ayrı bir hayranlığım var. Benzer duyguları Orhan Pamuk'un "Masumiyet Müzesi" gezimde de yaşamıştım. Koleksiyoner'in hayata bakış açısını anlatmasının yanı sıra karakterinide açığa vurur bu tarz sergiler. Bu sebeple ünlü dedektif Sherlock Holmes edasıyla gezdim bende sergiyi.
Eserlerin hepsi ayrı bir aforizma muhakkak! Ancak aralarında hiyerarşik bir düzen kurulamaması aklıma şu iki soruyu getirdi;
Düzen içerisindeki bu düzensizlik Ömer Bey'in iç dünyasından mı kaynaklanıyor?
Ya da; Ömer bey bir dadaist mi?
'Dadaizm sanatın ve geleneksel değerlerin tüm kurallarını reddeden mantıksızlığı ve absürtlüğü öne çıkaran bir akım. '
Geleneksel Sanat Dada'ya karşı
Sergideki birçok eser, geleneksel sanat anlayışının dışına çıkıyor. Bu durum, Dadaistlerin sanatı yeni ve beklenmedik yollarla kullanma çabasıyla paralellik gösteriyor. 20. Yüzyılın başında ikinci dünya savaşının etkisiyle Almanya'dan ve Fransa'dan İsviçre'ye göç eden sanatçılar nesnelere yeni anlamlar yükleyerek sanat eserine dönüştürme pratiğini sıkça yapmış. Örneğin ; Marcel Duchamp'ın 'Fountain' (Pisuvar) adlı eseri 1917 yılında 'jüri yok, ödül yok' sergisi tarafından reddedilsede 2004 yılında İngiliz sanat çevreleri tarafından Yüzyılın En Etkili Eseri seçildi.
Ömer Bey'in koleksiyonunda da benzer bir eser bulunuyor.
Sergideki interaktif özellikler, izleyicinin kendi yorumlarını yapmasına teşvik ediyor. Bu durum, Dadaistlerin sanat eserinin izleyiciyle etkileşimini önemsemesiyle benzerlik taşıyor.
Sanat sever ve yazar kimliğim ile"Farzet ki sen yoksun" Sergisine dadaist bir yaklaşım getirsem de sanat tek bir bakış açısıyla sınırlandırılamaz elbette.
Farklı disiplinlerden ve dönemlerden eserleri biraraya getiren Ömer bey sanat'ın çok yönlü ve zengin bir olgu olduğunu, içinde çeşitli manalar barındırırken,manasızlıkta da sanat'ın yaşayabileceğini muhteşem bir sergiyle bir kez daha kanıtlamış.