Placeholder image

Umut DEMİR

sehiralanya@hotmail.com

Yazarın Tüm Yazıları

ALLAHc.c.IN SONSUZ MERHAMETİ

ALLAHc.c.IN SONSUZ MERHAMETİ 

KONUYA BAŞLARKEN:- BU GÜN İNSANLIK; Tarihinin en büyük krizini yaşıyor. Şuna inanmak gerek ki, ne ekonomik, ne siyasi, ne de iktisadi bir kriz değildir yaşananlar. Bu gün dünyayı sallayan, taşlaşmış yüreklerin insanlığı sürüklediği son noktadır. Ve sana kitabına, peygamberine inanmayanların cezasını virüsle verdiğini biliyoruz. İlahi ikazına inanıyoruz. 

Bu mübarek ramazanda boyunlarımız bükük, camilerimiz kapalı, sevdiklerimizden ayrı, birbirimize dokunamadan sanki birer düşman gibi yaşıyoruz. Yarınlarımız belirsiz, geleceğimizden ümitlerimiz kalmadı… Bizler Müslüman olarak senden başka sığınacak kimsemiz hiç olmadı ve olmayacak…   

MERHAMETİNLE YETİŞ "YARAB"Bİİ…

Hangisi daha büyük felaket? Avrupa’nın içine düştüğü ve Yunanistan’la sembolleşen ekonomik çöküş mü, Afrika’da insanların açlıktan ölmeleri ya da iç savaşlarda birbirlerini katlet(tiril)meleri mi, İsrail’in misket bombalarıyla yurtlarını işgal ettikleri Filistin halkına uyguladıkları vahşi saldırılar mı, 

Keşmir’de, Mora’da, Doğu Türkistan’da, daha dün Bosna’da uygulanan etnik ve dini soykırımlar mı daha büyük fecaat? Yoksa alın teri ile kazanılanı kolayca cebe indirme peşinde koşan haramzadelerin ya da belki de çaresizlik mahkumu bebeğini sokaklara terkeden annenin hali mi daha vahim? 

Yok canım hiç biri değil, tabi ki cinnet geçiren bir babanın önce karısını sonrada çocuklarını sırayla öldürmesi elbette diyeceksiniz belki de… 

Evetevet sizi de duydum; haklısınız, koca dayağından hastanelik olmuş o zavallı kadınları da unutmamak gerek. Ya! Tabi bir de önce aracıyla yayaya çarpan ve ne yazık ki çarptığı İNSAN yerde can çekişirken, gaza basıp kayıplara karışanları da hatırlamak lazım. 

SEN MERHAMET SAHİBİSİN YETİŞ "ALLAH"IM...

Ah şu tabiatın dili olsa da bir konuşsa…İnsanın insana yaptıkları yetmezmiş gibi, hayvanlara, bitkilere ve ekolojik sisteme de yetti merhametsizliğimiz. Daha çok teknoloji, daha çok kazanç, daha çok tüketim ve savurganlık sonunda ne delinmedik ozon tabakası bıraktı gök yüzünde nede yeryüzünde tabii sağlıklı sebze ve meyve. Artık hormonlu ve genetiği bozulmuş GDO lugıdaları yemeğe mahkûm olduk. Nesli de ekini de harap etik. Şimdi en büyük düşmanımız kanser oldu. 

Şehirlerin akciğerleriydi onlar…Ormanlar…Daha fazla konut dedik, yavaş yavaş yok ettik. Belki şimdi daha lüks ve daha havalı(!) evlerimiz var,yeşilden ve oksijenden uzak. Gök yüzüne uzanan evler, kat kat, komşuluktan uzak. Eski Kayseride komşuluk akrabalıkdan yakındı. Biz böyle gördük böyle öğredik. 

Eskinin dar sokaklarında ve bahçeli müstakil evlerinde, annelerimizin hasta komşuya gönderdikleri bir tas sıcak çorbanın üzerinde tüten, merhamet dumanıydı. Düğünü olacak komşu kızına birlikte çeyiz hazırlanır, düğününe maaile katılırdık, tüm mahalle… 

Merhametle elinden tutulurdu mahallenin fakirinin. Ramazan sonlarında çocukları giydirilir, fitre ve zekatlar zarifçe ulaştırılır, çifte bayram yaptırılırdı garibe… Merhametle… Tıpkı “Merhamet Medeniyeti” nde olduğu gibi. Sadaka taşları… Zenginin merhametle koyduğunu, fakir iffetlice, ihtiyacı kadarını alır, gerisini o da merhametle diğer yoksullara bırakırdı. 

Yetim, merhamet dolu yüreklerimizin taşan son damlasıydı. Ellerimiz onun cennet kokan saçlarında gezinirdi usulca. Mahzun bakan gözlerinden süzülen yetim gözyaşları kor olur, yere değil yüreklerimize düşerdi. Rikkat kesilir, duygularımız alabildiğine incelirdi ve merhamet bulutu olur, yağardık yetimin

üstüne, sağanak sağanak… 

Şimdi dünya yetim doldu, savaş (işgal) yetimleri… Her akşam misafir oluyorlar evlerimize ufacık bir ekran ardından. Hem öyle değil, kolsuz bacaksız, kan revan içinde…Dünyaya mahzun, çaresiz bir edayla, yürekleri delercesine bakan. O kadar çoklar ve o kadar sık misafirimiz oluyorlar ki; yüreklerimizi çıkardık ve taş bağladık yerine, vicdanımızın çığlığını bastırmak için. 

SEN KULLARINA MERHAMET VER "YARAB"Bİ

Umutsuzluk bulutları üstümüzde dolaşsa da, esince rahmet rüzgarı, çaresiz dağılır gider…Bir şemsiye olur, açılır yolda yatan kazazedenin üzerine, yağmura karşı, kazaya sebep olan kaçıp gitse de… Evet! yine aynı ekran, ümidin tükenmediğini haykıran güzel kareler sunuyor bize. Tıpkı o kadın gibi… Yerde otomobilin çarptığı bir adam, başında ise onu sicim gibi yağan yağmurdan açtığı şemsiye ile korumaya çalışan bir kadın, sağlık ekibini bekliyor… Ancak ortada ne kazayı yapan araç ne de sürücüsü görünüyor! 

YETİŞ MERHAMETİ SONSUZ "ALLAH"IM...

İlahi nefhadan en büyük paysın sen bize hediye edilen. O, mutlak rahmetin ufacık bir cüzüdür bir annenin yavrusuna yönelişinde tecessüm eden… 

Es rahmet rüzgarı, es üstümüze, bu gün kurumuş yüreklerimize. Bırak rahmet yağmurlarını, yeniden dirilt

“Rahmet Medeniyeti”ni… 

Yetiş merhamet, rahmet SAHİBİ YARABBİ insanlığın sonumu geldi hiç bir şeyde umudumuz KALMADI yalnız SANA SIĞINIYORUZ. ALLAHIM...