Placeholder image

Umut DEMİR

sehiralanya@hotmail.com

Yazarın Tüm Yazıları

Bu hikâye, Umut ile İffet’in aşk hikâyesi

Araştırmacı Gazeteci Umut Demir Yazıyorsa, Bir Sebebi Vardır

Bu hikâye, Umut ile İffet’in aşk hikâyesi…

Bu hikâye bir aşkın, bir adamın ve bir ailenin sarsılmaz inancının hikâyesidir.
Umut Demir, 2006 yılında İffet’e âşık olduğunda, henüz hayatı tüm yönleriyle tanımamıştı. Fakat o sevgiyi ilk anda hissetmişti. İçinden gelen bir ses, “Bu kadın, senin kaderin olacak,” demişti adeta. Ve öyle de oldu.
Umut için İffet sadece bir eş değildi. Yoldaşıydı, dostuydu, sırdaşıydı. Birlikte büyüdüler, birlikte olgunlaştılar. Zamanla çocukları oldu. Bu aşk, yalnızca iki kişi arasında kalmadı; bir aileye, bir hayata, bir hayale dönüştü.
İlk 10 yıl adeta rüya gibiydi.
Başarı, azim, mücadele ve sevgiyle örülü yıllardı bunlar.
Gazetecilik kariyerinde yükselmiş, saygınlık kazanmıştı.
Ama her rüyanın bir uyanışı vardır.
Ve Umut’un uyanışı, 11 Haziran 2018’de geldi.
O gün, küçük bir dikkatsizlik büyük bir yıkıma dönüştü.
Geçirdiği trafik kazasının ardından yapılan bir enjeksiyon hatası, Umut’un bedenini adeta susturdu.
Felç…
Önce bir sessizlik çöktü hayata.
Bacaklarını hissetmediği o ilk an, gözlerinin dolduğu ama ağlamadığı andı.
Çünkü Umut, acıya değil; ailesine bakıyordu.
Fizik tedavi odalarında geçen aylar…
Ağır ilaçların yan etkileriyle geçen geceler…
Ellerinin arasından kayıp giden bir kariyer…
Birbirine karışan umut ve hayal kırıklığı…
Ama asla pes etmedi.
Zaman akarken, Umut her şeye rağmen bir şeye tutundu:
İffet’e duyduğu aşka.
Çocuklarının gözlerine…
“Ben bu halimle bile sizi seviyorum,” demişti bir gün İffet’e.
“Ve eğer bir gün ayağa kalkarsam, yeniden başlarız.”
İşte o söz, kaderin rotasını değiştirdi.
Yıllar geçti. Umut, dimdik değil ama azimle yürümeye başladı.
Evinin köşesinde bir defter tuttu. Her gün, “Bugün az da olsa daha iyiyim,” diye yazdı.
10 yıl boyunca maddi zorluklar, borçlar, sosyal hayattan uzaklaşma…
Ama aynı zamanda inanç, sevgi, ve yeniden doğma çabası…
Ve o gün geldi:
26 Eylül 2025
Yeniden doğuşun günü…
Fizik tedavinin son aşamasında doktorlar, “Ayağa kalkabilirsin,” dediler.
Umut, ilk adımı attığında yanında İffet vardı.
Ve o an gözyaşları sel oldu…
Artık felç geride kalmıştı.
Sadece sol bacağında %30 aksama vardı ama o aksamaya “zaferin izi” diyordu Umut.
Yıllar sonra ilk defa kendi başına yürüyerek çocuklarının okul törenine gitti.
Ve sahnede onlara şunu söyledi:
“Ben düşmeyi de öğrendim, kalkmayı da…
Ama en çok, sevmekten hiç vazgeçmemeyi öğrendim.”

Bu sadece bir hikâye değil.
Bu, vazgeçmeyenlerin, inananların, sevenlerin hikâyesi.
Ve eğer bu hikâyeyi size anlatıyorsam, bir sebebi vardır.
Çünkü Umut varsa, umut vardır