ÜLKEDE KADIN OLMAK

Toplumun kalkınmasında etkin bir güce sahip olan kadının; güçlü, üretken, donanımlı, sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirebilmesi için önce kadını güçlü, eğitimli ve donanımlı kılmak gerekmez mi?

ÜLKEDE KADIN OLMAK
Eklenme Tarihi: 2014-03-07 23:20:11

Toplumun kalkınmasında etkin bir güce sahip olan kadının; güçlü, üretken, donanımlı, sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirebilmesi için önce kadını güçlü, eğitimli ve donanımlı kılmak gerekmez mi?

8 Mart 1857“de New York“taki 40 bin dokuma işçisi kadının insanca çalışma koşulları istemiyle başlattığı ve 129 işçinin yaşamına mal olan eylemin üzerinden 157 yıl geçti. Ancak ne hazindir ki, kadınlar hala eşitlik için mücadele ediyor.

Kalkınma raporlarına bakıldığında, kadınların okur-yazar olma oranı hala çok düşük; Türkiye“de ilk, orta ve yüksek eğitimde kız çocuklarının okullaşma oranı %68 ve diğer ülkeler arasında yerimiz 110. sırada.

Dünyadaki 1.7 milyar yoksul insanın %70“i ve 30 milyon mültecinin %49“u kadın.

Birleşmiş Milletler Örgütü“nün araştırmalarına göre küresel üretimin %69“u kadınlar tarafından gerçekleştirilmesine rağmen buna karşılık küresel gelirden aldıkları pay sadece %10.

Kadınlar erkeklere oranla %50 daha az maaş almaktalar ve kadınların da alınmasında katkı gösterdiği aile mal varlıklarının sadece % 1“i kadınlarımızın üzerine.

Birleşmiş Milletlerin kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesine 1985 yılında imza atan Türkiye“de aslında o günden bu güne pek de bir şey değişmemiş.

Biraz Daha İş

Türk Kadınının iş yaşamındaki "yeri" de yukarıdaki tablodan pek farklı değil.

Ernst And Young tarafından yapılan araştırmada, kadınların çalışma arkadaşı olarak benimsendiği ancak yönetici olarak kabul görmediği tespit edilmiş.

İnsanların düşünceleri alındığında: Liderlik, soğukkanlılık, kriz yönetme, otoriterlik, analitik düşünme ve hızlı karar verebilme konularında erkek yöneticiler daha başarılı bulunmuş; duygusallık, inatçılık, başarı hırsı ve detaylara önem verme konularında ise kadınlar erkeklerin önünde yer almış.

Ev

Mutlu kadınlar, mutlu çocuklar yetiştirir

Sağlıklı ve mutlu ailelerde büyüyen çocuklar daha başarılı olurlar.

Bu yüzden kadınları ve özellikle kız çocuklarını çok iyi yetiştirmek gerektiği konusunda ciddi adımlar atılmalıdır.

Kadınlara sağlanan haklar vaatlerde kalmamalıdır. 

Baba ve koca evinde şiddete maruz kalan, ekonomik güçsüzlüklerinden ve eğitimsizliklerinden dolayı hayatları zorlaşan kadınların sorunları, onlara dağıtılan yardım sepetleriyle çözülememektedir.

Kalıcı,uzun vadeli, üretken çözümlerle başarı sağlamaya önem verilmelidir.

 

Politika

Evde saçı süpürge, sırtında sopa ve karnında yüküyle yetiştirilen, her an namlulun ucunda olabilen Türk Kadını“nın, Türk Siyaseti“nde de yeri ne yazık ki pek iç açıcı değil.

Avrupalı kadınlardan bile daha önce 1934“te seçme ve seçilme hakkını elde eden Türk Kadını, parlamentoda maalesef temsil açısından çok gerilerde.

1935 yılı seçimlerindeki kadınların parlamentodaki temsil oranı sadece rekor olarak kalmış ve kadınlarımız hala layık oldukları sayıyı yakalayamamışlardır.

Üstelik bu temsiliyet oranı, gerek Avrupa Birliği ve gerek Nijerya, Hindistan, Ürdün gibi ülkelerden daha geride.

Kadın derneklerinden Ka-der “in yaptığı çalışmalara göre ortaya çıkan sonuçlar günümüz Türkiye“sine yakışmıyor.

Siyasi partilerin, kadın siyasetçilerden hoşlanmadığı dile getirilirken; parlamentodaki siyasi partilerin, kadınların 84  yıl önce elde ettikleri seçme ve seçilme hakkını kullanmalarına engellediği vurgulanmış, "Kadınların siyaset hakkı yok sayılmıştır "denmiştir.

Bunca çabalara rağmen 2014 Türkiye“sine baktığımızda, "kadın" yani yeri gelince "anamız bacımız" denilen söylemlerde yüceltilen "kadın", erkek egemen toplum yapımızdan kaynaklanan ince ayar siyasetlerle asla kıymetini bulamamıştır. 

Yeterince  sayıda kadınımız siyasi kadrolarda yerini alamamıştır. 

En kolay harcanan malzeme olmuştur.

Seçim dönemlerinde kadınlara yapılan söylemlerde "sizsiz olmaz sizsiz seçim kazanılmaz "denilen  sokak sokak broşür dağıtmaya gönderilen kadınlarımız, nedense listelerde ve kadrolarda olamamış, ince ayar siyasetlerle önleri kesilmiştir.

Kadının eğitimli olması,ekonomik gücünün olması, iş ve sosyal yaşamında başarılı olması gibi değerler önemsenmeyip; listelere  etik olmayan "adamını yaz " ilişkileri egemen olmuştur.

Özellikle  demokratik, çağdaş, ilkeli, insana saygılı  sol partilerde bile  kadınlar ya çok az ya da seçilemeyecek sıralara yazılmaktadır. Kadına hak, hukuk söylemlerinin tersine, kadına en az değer veren, siyasi kadrolaşmada kadın haklarını görmezden gelen bir partiler  konumundan sıyrılamamaktadır. 

Kadının yakasına rozet takmakla kadını onurlandıramazsınız.

Kadını yok sayarak siyaset yapanlar bilmelidir ki: Neredeyse tüm köyünüzü, ilçenizi ve tüm akrabalarınızı siyasi kadrolara yerleştirerek etik siyaset yapılmaz.

Bunun adı "adam toplamak" olur ki, sonucunda siyasi partilerde delege ağalığı sancıları yaratır. 

Bu da siyasi partilen ve büyük pencereden bakıldığında demokrasinin aksamasına neden olur.

Temiz siyaset bu değildir.

Diğer partilerle kıyaslandığında ortaya çıkan  bu üzücü tablonun düzeltilmesi, kadın erkek eşitliğinin adil sağlanması gerekmektedir.

Türk kadınları olarak ,bizler de kararlı olarak mücadelemizden yılmayacağız. Tüm bu adaletsizliklere rağmen biz kadınlar, Atamızın bize kazandırdığı bu onurlu hakkı sonuna dek kullanacağız. Hayatın her alanında var olduğumuzu kanıtladığımız gibi, siyasette de var olduğumuzu her zorluğa rağmen kanıtlayacağız.

Sevgili kadınlar, ben içinizden biriyim. Anneyim, eğitimciyim. Ülkemin eğitimine ve gelişmesine  destek adına, kadınlarımıza  cesaret vermek adına , “Bizimde yapabileceklerimiz var” diyerek sorumlu bir birey olarak siyasette var olma savaşı veriyorum. Biliyorum ki çok kadın benim gibi düşünüyor ama engellerinden korkuyor. Korkmayın varlığınızı,içinizdeki gücü ,ışığınızı ortaya çıkarın. Sizler en güzel yönetenlersiniz. Evinizi, eşinizi, çocuğunuzu, çocuğunuzun okul sorunlarını, anne-baba, kayınvalide, kayınpeder hastalıklarını, bakımlarını, çarşıyı, pazarı, ev ekonomisini sizler yönetmiyor musunuz?

Biz kadınların sorunlarını en çok bizler bilir, çözümlerini yine biz kadınlar buluruz. Aslında hem evin içinde hem dışındayız. Potansiyelimiz büyük.

Ben çağdaş Türk kadını olarak, ”Kadının Adı Var”ı ortaya koydum. En çok kadın adaya sahip Demokratik Sol Parti“den Ataşehir Belediyesi“ni yönetmeye talip oldum. Özellikle kadın kardeşlerimden destek istiyorum.

Ülkemizin içinde bulunduğu  rahatsızlıklar sizleri rahatsız ediyorsa, çocuklarımızın, torunlarımızın yarınları için kaygılı iseniz beni desteklemenizi ısrarla istiyorum. ÇALIŞARAK, ÜRETEREK, ülkeme yararı olacak yapabileceğim çok şey var ama diğer partilerimiz gibi dağıtacak hediyelerim yok. Emeğim, alın terim ve sözüm dışında hiç bir şey veremem. Dağıtacağım; bana ait olmayan, haksız kazançlarım yok. Kazanırsam bu yarışı, en güzel belediyecilik yönetimini yaparak daha güzel, daha yeşil, daha güvenilir, eğitim kokan, kültür kokan, kalite kokan bir Ataşehir yaratmaya söz veriyorum.

Sevgili kadınlarımızı bu güzel kadınlar gününde, önümüzdeki 8 Mart“larda, hak ettikleri daha güzel ve daha onurlu yerlerde olacaklarına duyduğum özlem ve inançla kutluyorum. 

Kadın erkek eşitliğinin "her gün" anımsanması  ve kadınlara da fırsat verilmesi dileğimle,

Saadet Garan
Eğitim Danışmanı
Demokratik Sol Parti Ataşehir Belediye Başkan Adayı

Son Haberler