“Geçmişin İzinde, Kalemin Sesinde”4 gün önce
Türk halkı yabancı yatırımcıyı seviyor
Afganistan“ın en gelişmiş ve prestijli inşaat ve mühendislik şirketi olan Omran Holding Group“un geçmişi aslında bir Afgan başarı hikayesi. 2004 yılında 6 Afgan mühendis tarafından küçük bir inşaat, mühendislik ve danışmanlık şirketi olarak kurulan Omran Holding Group, zaman içinde faaliyet alanlarını genişleterek bünyesinde 15 firma olan bir holdinge dönüştü. Yetenekli, deneyimli ve özverili çalışmalarının yanı sıra üretken çalışanları sayesinde hem Afgan hem de uluslararası milletlerden oluşan kadrosu ile rakiplerinden ayrı bir yerde durmayı başarabilen
Omran Holding Group; su ve atık su alanında en karmaşık sorunlara çığır açan çözümler sunarak çevre, geoteknik mühendisliği, madencilik, enerji, altyapı, akaryakıt, doğal gaz ve doğal kaynaklar konularında ABD Kolordu, ABD Büyükelçiliği, Asya Kalkınma Bankası, Alman Kalkınma Bankası (KfW), ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve Afganistan Hükümeti gibi çok önemli müşterilerine 140 proje teslim etmiştir. Omran İnşaat A.Ş. adıyla kurduğu şirketle geçtiğimiz yılın Ekim ayından bu yana Türkiye pazarında da faaliyet gösteren Omran Holding Group Türkiye Müdürü Ergin Bayram ile Ümraniye“deki ofislerinde görüştük.
Omran Holding bünyesindeki şirketler ve faaliyet alanları hakkında bilgi verir misiniz?
GreenTech İnşaat ve Mühendislik A.Ş. Afganistan“da çevre projeleri yapmaktadır. Atık su ve temiz su arıtma projeleri yapan bu şirketimiz aynı zamanda Afganistan“daki yabancı firmalara ÇED Raporu da hazırlıyor. Omran Geoteknik A.Ş. adlı şirketimiz ise toprak analizleri, barajlar, yollar, sulama barajları tasarımları yapıyor. Bu iki şirketimizin de toprak, taş ve maden analizleri yapan ikişer adet laboratuarı var. Zaten ana şirketimiz Omran Holding Gruop da büyük inşaat projeleri yapıyor. ABD“de faaliyet gösteren Omran Capitalize diye bir şirketimiz de var.
Bu şirketimiz genelde iş geliştirme yapıyor ve ABD ordusu ile ilişkileri sağlıyor. Aynı zamanda ABD“den malzeme tedariği de bu şirketimiz vasıtasıyla gerçekleştiriliyor. Bunun dışında Omran Gulf ve Omran Resources Development adıyla Dubai“de faaliyet gösteren iki şirketimiz daha var. Omran Gulf, Omran Holding Gruop“un projeleri için gerekli olan malzemelerin teminini yapıyor. Dünyada transit ticaretin yapıldığı bölgelerden biri olan Dubai“de her ülkeden ürünleri bulabiliyorsunuz. Omran Resources Development şirketimiz ise hem Dubai“de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde hem de Afganistan“da enerji ve madencilik alanında projeler geliştiriyor.
Türkiye pazarına girişiniz nasıl oldu?
2014 yılı Ekim ayında kurduğumuz Omran İnşaat A.Ş. şirketiyle Türkiye pazarına girdik. Omran İnşaat A.Ş. aynı zamanda dış ticaret şirketimizdir. 2015 yılının Ocak ayında Ümraniye Şerifali Mahallesi“ndeki ofisimizi açtık. Türkiye ile Afganistan arasında 150 yıllık sarsılmaz bir kardeşlik bağının oluşu Türkiye pazarına giriş nedenlerimizden birisidir. Bunun yanında kendi projelerimizde kullanmak üzere Türk üreticilerden zaten senelik 10-15 milyon dolarlık malzeme satın alıyoruz. Daha önceden ofisimiz olmadığı için taşeronlar vasıtasıyla bu malzemelere satın alıyorduk. Dizayn Boru, Hes Kablo, AIRRON, Samsun Makina gibi firmaların ürünlerini satın alıyoruz. Türkiye pazarına girmemizin nedenlerinden biri de bu ürünlerin kendimiz direk diş ticaretini yapmaktı.
Firmanızın Türk inşaat sektörüne bakış açısı nedir?
Türkiye“deki büyük gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketleri iç pazar daralmasından dolayı yurtdışı pazarlara yöneldiler. Araplar, Ruslar, Almanlar ve diğer Avrupa ülkeleri şu anda genellikle Türkiye“den yatırım satın alıyorlar. Burada arsa, rezidans tarzı yaşam alanları, daireler, oteller ve villalar satın alıyorlar. Biz de bu tarz bir müşteriydik. Holding olarak Türkiye“de Vadi İstanbul ve İhlas Holding“in Bizim Evler projesinden daireler satın aldık. Bu arada Afganistan, Dubai ve ABD“deki yakın çevremizden Türkiye“de bu tarz yatırım yapmak isteyenler, kendilerine yardımcı olmamız konusunda bizden talepte bulundular. İnşaatı bilen bir holding olarak Türkiye“deki inşaat yatırımlarına inandığımız için bu konuda bir yatırım kararı aldık.
Türk inşaat sektöründe ne tür projeler yapmayı planlıyorsunuz?
Omran İnşaat A.Ş. olarak şu anda daha çok yıkıp-yapma yani kentsel dönüşüm dediğimiz projelerle ilgileniyoruz. Çünkü yabancı yatırımcılar genellikle şehir içinde olmak istiyorlar ki, her tarafa rahatlıkla ulaşabilsinler. İstanbul hakkında konuşacak olursak Bakırköy, Beşiktaş, Levent, Ümraniye, Ataşehir ve Kadıköy gibi yerleri tercih ediyorlar. Dolayısıyla biz de şehrin iç bölgelerinde yatırım kararı aldık. Daha çok butik projelerle ilgileniyoruz. Çünkü Türkiye“yi ve Türkiye“deki iş yapılabilirliği bilmiyoruz.
Ben genel müdür olarak Türk“üm ama holding yönetimi olarak Türkiye“deki iş yapılabilirliği, Türk bürokrasini ve Türk hükümetiyle çalışmayı bilmiyoruz. İnşaat izinleri nasıl alınır, inşaat safhaları nelerdir, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı“nın kabul ettiği normlar nelerdir vs. bunları detaylı bir şekilde öğrenmek istiyoruz. Önümüzdeki yıllarda alışveriş merkezi, otel, villa gibi büyük ölçekli işlere de girmek istiyoruz. Ama 1-2 yıl daha butik projeler yaparak Türkiye pazarında deneyim kazanmak ve
önümüzü daha net görmek istiyoruz. Seçim sürecinden dolayı Türkiye“de bir belirsizlik ortamı vardı ve bu durum dolar kurunu da etkiliyordu.
Biz yatırımlarımızı dolar cinsinden yaptığımız için karşılığını da dolar olarak almak isteriz. Ancak Türkiye“de yatırımı dolar olarak yapıp karşılığını TL olarak alıyoruz. Dolayısıyla bizim için dolar kurunun yükselmesi ya da düşmesi değil, stabil olması önemlidir. Dolar 2.5 TL iken yatırım yapıp 3.5 TL iken karşılığını almaya başlarsak, bu bize müthiş derecede zarar ettirir. Dediğim gibi önümüzdeki senelerde Türkiye pazarında daha büyük yatırımlar yapmak istiyoruz. Şu anda Kadıköy“de ve Şişli Fulya“da anlaşmış olduğumuz 2-3 proje var. Hatta birisini bitirmek üzereyiz. Tabii bunlar 25-30 dairelik butik projeler. Türkiye“deki satılabilirlilik kolay mı, zor mu bunu öğrenmek istiyoruz. Bunu öğrenirsek önümüz biraz daha açılacak.
Türkiye“de yabancı yatırımcıya bakış açısıyla ilgili izlenimleriniz nelerdir?
Ülkelerin kalkınmasında yabancı yatırımcının ne denli önemli olduğu artık herkes tarafından biliniyor. Türk hükümeti de dışarıdan ülkeye yatırım gelmesini istiyor ve destekliyor. Bu desteği biz de hissediyoruz. Kentsel dönüşüm projelerinde, vize alma işlemlerinde, şirket içi izinler ve ruhsat almalar vs. konularda sıkıntı çekmiyoruz. Türk halkı da artık yabancı yatırımcıyı seviyor. Çünkü inşaat sektöründeki rantı görüp, müteahhit olmadığı halde bu piyasaya giren o kadar çok profesyonel olmayan oyuncu var ki!.. İnsanların artık bundan bıktığını görüyoruz. Dolayısıyla her hangi bir arsaya ya da kentsel dönüşüm projesine teklif verdiğimizde, yabancı yatırımcı olduğumuzu görünce benimsiyorlar. Ama profesyonel olmayanlar, “Sizin Türkiye“de projeniz yok, ilk defa yapıyorsunuz“ gibi profesyonel olmayan sözler söylüyor. Globalleşen dünyada bir ülkede projenizin olmaması, profesyonel olmadığınız anlamına gelmez. Çünkü bizim gibi Türkiye“ye yeni giren ama birçok ülkede projeleri bulun son derece profesyonel pek çok yabancı firma var.
Çalışanlarınızın menşei ve sayısı hakkında bilgi verir misiniz?
Çalışanlarımızın hepsi Türk. Biz yurtdışından yabancı çalışan getirelim istemedik, Türk halkına bu anlamda biraz daha hizmet edelim dedik. Yoksa holdingin merkezinden finans veya diğer departmanlardan finansçı veya mühendis getirebilirdik. Ama buna pek sıcak bakmadık, Türk insanıyla çalışmak istedik. Tabii ki sonuç itibariyle merkeze bağımlı bir yapımız var ve holding yapısı altındayız. Holdingimiz bu konuda Afganistan“ın en deneyimli ve en profesyonel holdingidir ki, ödüllerinden de bu belli oluyor. Biz 2010 ve 2011 yıllarında Afganistan“da iş yapan en iyi şirket seçildik. Dolayısıyla buradaki yönetimde de holdingin profesyonelliğini takip etmek zorundayız. Sonuçta holdingin bir tepe yönetim kurulu ve bunun altında da diğer şirketlerin genel müdürleri var. Biz de genel müdürlük olarak holdingin yönetim kuruluna bağlıyız.
Şirket çalışanlarınızdaki artış, projelerinizdeki artışla paralellik arz eder. Projeniz yoksa, şirket çalışanınız da olmuyor. Ancak her geçen gün çalışan sayımızı arttırmaya çalışıyoruz. Biz ilk önce burada iki kişiyle işe başladık. Ben Türkiye Ülke Müdürü olarak buradayım. Daha önce holdingin iş geliştirme koordinatörüydüm. Türkiye“de yatırım yapma kararı alınınca ben buraya transfer oldum. Dediğim gibi iki kişiyle başladık, daha sonra çalışan sayımız 6 kişiye ulaştı. Şu anda ise 9 kişiyiz. Aldığımız her yeni bir proje çalışan sayımızı da 3-4 kişi arttırıyor. Ancak global dünyada gayrimenkul yatırım ortaklığı dediğimiz şirketler artık kendi personelini şantiyede çalıştırmak istemiyor. Dolayısıyla biraz daha küçülmeye giderek sadece yatırımcı olarak kalmak istiyor. Bizim hedefimiz de bu. Her şantiyenin başında bir tane mühendisimiz ve her şantiyenin sorumlusunun da ofisimizde olmasını arzu ediyoruz. Bütün şantiyelerimizde bir tek çiviyi dahi biz çakmak istemiyoruz. Bütün işlerimizi taşeronlara yaptırmak istiyoruz. İş yapan değil de, yatırımcı rolünde olmak istiyoruz.
Bir yılı aşkın bir süredir Türkiye pazarındasınız. Hem sizin hem holding yönetiminin
kafasında, "Bu pazarda daha fazla yatırım yapmalıyız" şeklinde bir düşünce oluştu mu?
Yüzde 60 oluştu, yüzde 40 hala bazı endişelerimiz var diyebilirim. ABD, İngiltere, Almanya, Norveç veya İsveç gibi gelişmiş ülkelerde yaklaşık 100 yıldır değişmeyen yerel yönetimler yasası var. Türkiye“de maalesef yasalar çok sık değişiyor. Bir inşaata başlamadan önce yasa farklı, başladıktan sonra yasa farklı oluyor. Dolayısıyla bu durum bazen bizi endişelendiriyor. Bir yerde bir arsa alıyorsunuz... Yerel yönetim o anda söz konusu arsada 5 bin metrekare inşaata izin veriyor. Siz de buna güvenerek bir anlaşma imzalıyorsunuz. Ancak bir süre sonra bakıyorsunuz ki, yerel yönetim oradaki durumu değiştirip 3 bin metrekare inşaata izin veriyor. Bu durum aslında Türkiye“nin gelişimi için de çok büyük bir handikaptır. Belirlenmiş olan yasaların uzun yıllar değiştirilmeden yürürlükte olması lazım. Bundan dolayı biz arsa yatırımlarına çok fazla girmek istemiyoruz. Türkiye“nin siyasi anlamda istikrarsızlık gibi bir sorunu yok ama yerel yönetimlerin uyguladığı yasaların da değişken olmaması lazım. Londra“nın inşaası halen 1910“lardan kalan yasayla yapılıyor. Türkiye“de İstanbul“un bazı
bölgelerinde yasa değişmiş 20 katlı gökdelen oluşmuş, yasa değişmiş 5 kata dönmüş. Bu durum dikey manada şehrin görüntüsünü de mahvediyor. Bunun dışında her hangi bir sorunumuz yok. Yüksek ihtimalle de Türkiye pazarında uzun vadeli kalmayı düşünüyoruz.
Türk Televizyonunun Zarif Yüzü: Gülgün Feyman
Bağımsız Gazeteciliğin Uzun ve Zorlu Yolu: Ufuk Bulut’un Perspektifinden
“Gazeteciler Yılbaşına Ataşehir’de Bir Araya Geliyor!”
Pandemiden Dünya Markasına: Anne Kızın İlham Veren Başarı Hikayesi
“Geçmişin İzinde, Kalemin Sesinde”4 gün önce
SUÇLULAR YILI4 gün önce
BİZ HER ŞEYE MÜSTAHAKIZ4 gün önce