Gazeteci Necmettin Yıldırım’dan Çarpıcı ve Vurucu Yazı!

Bağımsız gazeteci Necmettin Yıldırım, kaleme aldığı son köşe yazısında yerel basında etik dışı yöntemlerle gündeme gelen bir ismi mercek altına aldı. Yıldırım, gazeteciliğin halkın çıkarlarını savunmak ve gerçeği eğip bükmeden aktarmak olduğunu vurgulayarak, bazı isimlerin bu mesleği yalnızca menfaatleri doğrultusunda kullandığını çarpıcı örneklerle gözler önüne serdi.

Kalemini kim daha fazla para verirse ona kiralayan, sipariş üzerine iftira yazan ve manipülasyon ustası olarak hareket eden bu figürün gerçek yüzünü ifşa eden Yıldırım, yazısında özellikle Ataşehir’de yaşanan olaylara dikkat çekiyor. Halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak için bağımsız ve onurlu gazetecilik anlayışını savunduğunu belirten Yıldırım’ın bu yazısı, medya dünyasında büyük yankı uyandırdı.

İşte Necmettin Yıldırım’ın BAY EZİKLE ALAKALI o çarpıcı tazısı

 (https://www.atasehirdenhaber.com/yazarlar/babialinin-camurunda-debelenen-adam-15026.html)

Sevgili dostlar,

Gazetecilik, namuslu insanların mesleğidir. Hakikatin peşinde koşan, gerçeği eğip bükmeden yazan ve halkın çıkarlarını savunanların işidir. Ama bazıları için gazetecilik, yalnızca alıcısı olan yalanları pazarlamak, iftira atmak ve üç kuruşluk menfaat için kalem oynatmaktan ibarettir.

İşte tam olarak bunu yapan biri var. Babıali’nin tozunu yuttuğunu söylüyor ama gerçekte çamuruna bulanmış ve o bataklıkta debelenip duruyor. Kalemini kim daha fazla para verirse ona kiralayan, doğruların değil, cebini dolduranların yanında saf tutan bir figür. Profesyonel bir kıvraklıkla istediğini yazıyor ve doğruymuş gibi sunuyor. Alıcısı hazır, fiyatta bile pazarlığa girmiyor. İftira atmak için bahaneye ihtiyacı yok; kendine bir hikâye uydurup satıyor.

YouTuber olmaya kalktı ama eline yüzüne bulaştırdı. Eskiden yazılarını okurdum ve içinde anlamlı bir cümle bulmakta zorlanırdım. Görüyorum ki hiç değişmemiş; hâlâ cahil bir adam. Kendisinin bir başarısı olmadığı için, sözde kardeşlerinin başarısının gölgesinde kalmış. Tabii buna başarı denirse…

Şimdi de gazetecilik maskesiyle piyasada dolaşıyor ama gerçekte bir haberci değil, bir manipülasyon dansözü. Sultanbeyli’de 50 lira etmeyen bu adam, Ataşehir’de kendini 500 liraya pazarlıyor. Burada birilerine yaranmaya çalışıyor, kendini büyük gazeteci gibi gösteriyor ama aslında ucuz menfaat peşinde koşan bir figürden öteye geçemiyor.

Hatırlar mısınız, Battal İlgezdi’nin milletvekili olan eşi Gamze Akkuş İlgezdi bir kuaförde kavga edip olay çıkarmıştı. Dönüp bakalım, Ataşehir’in sözde en iyi gazetecisi, bitik bakiye, bu konuda tek kelime yazmış mı? Koca bir hiç! Çünkü o, suya sabuna dokunmadan yazı yazma ustası. Nedeni mi? İpleri İlgezdi’nin elinde. Onu da ben anlatmayayım, kendisi söylesin.

Kendi ağzıyla söylediği şu söz durumu özetliyor: “Kadın koskoca milletvekili, genel başkan yardımcısı, bir kuaförde öncelik isteyemez mi? Bunun büyütülecek neyi var? Ayrıca biz Ataşehir’de gazetecilik yapıyoruz, adamın karısına kızına laf söyleyemeyiz.”

İşte gazeteciliği bu! Kendi menfaatine dokunan konulara gözlerini kapatan ama siparişle saldıracak bir şeyler bulduğunda dört koldan saldıran biri.

Torun sevmesi gereken bir adamı sahneye çıkarıp türkü söylettiriyoruz. Oysa onun ne gazeteciliğe ne de topluma verebileceği tek bir şey bile yok. Ama unutmayın, yerel seçimler yaklaşınca bu adam yine piyasaya çıkacak, “Ben en iyi gazeteciyim” diye kendini pazarlayacak, millet de parayı bastırıp bu sahne dansözüne yatırım yapacak.

Onu ciddiye almak, ona değer vermek, fiyatını artırmaktan başka bir işe yaramaz. Oturduğu okey masasında haber yapacak, millet de bunu alkışlayacak.

Yok öyle dava!

Bağımsız bir gazeteci ve bu mesleğin onurlu bir ferdi olarak, gerçek gazeteciliğin ne olması gerektiğini göstermek için bu sahte figürleri ifşa etmeye devam edeceğim. Her zaman gerçeği savunacak ve halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlayacağım.