EZİK VE ÇAPSIZ GAZETECİLER2 ay önce
Kapitalist dünya ve Türkiye yeni koronavirüs salgını karşısında çaresiz bir kaosa sürükleniyor. Bu kader değil, Sosyalist Türkiye“de salgın çok daha kolay kontrol altına alınır ve emekçiler için bir toplumsal felakete dönüşmesi engellenirdi.
Nasıl mı?
Şöyle:
1-Bütün özel hastaneler ve kurumlar kamulaştırılırdı.
Bugün devlet ancak yarım güçle çalışıyor, çünkü sağlık kurumlarının çoğu özelleşmiş durumda. Hatta devlet hastaneleri de piyasaya göre kazanç sağlamak için yapılandırıldı. İlk iş tümünü kamulaştırarak kamucu bir mantıkla yeniden düzenlemek ve salgınla mücadelenin emrine vermek olurdu.
2-Bankalar, sanayi tesisleri ve hizmet sektörü de kamulaştırılırdı.
Bu kamulaştırmalar salgınla mücadele etmek için devletin gücünü çok artırırdı. Bugün sermayeye bağlı hükümet kamu harcamalarından kısıp patronların krizine kaynak aktarmakla meşgul. Oysa bu koşullarda bütün kaynaklar halkın sağlığını geliştirmek ve korumak için kullanılmalıydı.
3-Kamulaştırmalar merkezi planlamayı uygulanabilir hale getirirdi.
Merkezi planlama emekçi halkın siyasi iradesi demektir. Ancak bu şekilde toplumsal bir sorunla akılcı bir şekilde ve bütün güçler devreye sokularak mücadele edilebilir. Üretim olduğu kadar, kentler, yaşam alanları ve ulaşım da planlamanın konusu olurdu.
4-Koronavirüse karşı aşı, tedavisi ve tanı kitleri için derhal enstitüler kurulurdu.
Türkiye ne aşısını, ne tedavi için ilaçları üretebiliyor. Tanı kitinin ise ne kadar doğru çalıştığı şüpheli ve bu konuda sağlıklı bilgi almak bugüne kadar mümkün olmadı. Sosyalist Türkiye“nin ilk yapacağı işlerden biri bu konularda çok hızlı bir gelişmenin sağlanacağı enstitülerde bilim insanlarını bu işe yoğunlaşmak üzere toplamak olurdu.
5-Sağlık hizmetleri tamamen parasız olurdu.
Tüm halkımız parasız sağlık hizmetine kavuşurdu. Herkes koşulsuz sosyal güvence altına alınırdı. Salgına karşı maske ve dezenfektanlar parasız olarak temin edilirdi. Sadece sağlık kuruluşlarında değil, mahallelerde, okullarda, iş yerlerinde de sağlık hizmetine ulaşılabilmesi sağlanırdı.
6-Din ve devlet işleri birbirinden ayrılırdı.
Sosyalist bir Türkiye“de kararların alınmasında Diyanet işlerinin etkisi olmazdı. Umreden dönenler sağlıklı bir karantinaya alınır, öğrenciler gece yarısı yurtlarından kovulmazdı.
7-Uygulanan karantinalar keyfi olmaz, zorunlu bir toplumsal görev olurdu.
Salgına karşı en etkili yöntem olan karantina uygulamaları insanların keyfine bırakılmaz, bir toplumsal görev olarak zorunlu ve kesin hale getirilirdi.
8-Medya sadece halka doğruyu açıklayacak şekilde yeniden düzenlenirdi.
Medya iktidarın borusu olmaktan çıkartılır, halkın doğru bilgiye ulaşması için yeniden düzenlenirdi. Böylece halkın salgının ne kadar yayıldığına ilişkin güvenilir bilgi alması sağlanırdı.
9-Marketlerin yağmalanmasına ve stokçuluğa izin verilmezdi.
Salgın karşısında halk devlete güvenmediği için besin ve temizlik malzemelerini stoklamak için rafları boşalttı. Oysa sosyalist bir Türkiye“de en zor koşullarda bile her kişinin hakkı saklanır ve ona ulaştırılırdı. Stokçuluğa izin verilmezdi.
10-Bir ekonomik kriz oluşmazdı.
Kamulaştırılan işletmeler kâr amacı gütmeyeceği için iflasları söz konusu olmazdı. İflaslara veya patronların açgözlülüğüne bağlı işten çıkarmalar da olmazdı.
11- Yalnızca kendini düşünmek kınanırdı, paylaşma ve dayanışma duygusu hâkim olurdu.
Sosyalist toplumun bilinçli insanları, böyle bir acil durum karşısında öncelikle korunmaya en muhtaç bireyleri düşünür ve onların ihtiyaçları için hep birlikte seferber olurdu. Alınan önlemler bilinçli bir toplumda hızlı bir şekilde karşılık bulur, bugünkü akıl tutulması sahneleri yaşanmazdı.
12- Sosyalist bir toplum umutlu olurdu.
Koronavirüsün yarattığı panik, çaresizlik, umutsuzluk havası yerine, bu zorluk karşısında soğukkanlı, bilime ve geleceğe güvenen, kendinden emin bir toplumdan bahsetmek mümkün olurdu.
Tüm bunların önemini bu salgın günlerinde bir kez daha görüyoruz. İnanıyoruz ki insanlık bugünleri de geride bırakacak. Ayakta kalacaksa, bu değerler ile ayakta kalacak.
Türkiye Komünist Partisi, işte böyle bir toplumsal düzen için çağrı yapıyor.
REKTÖR ERONAT 2024-2025 AKADEMİK YILI AÇILIŞ TÖRENİNE KATILDI
Terme'de Geleceğin Yıldızları Sosyal Etkinlik ve Gelişim Merkezi
Özgür Özel’in Yerel Basına Tavrı Gündem Oldu:
Gazeteci Cemal Peker “VİRABISMİLLAH”
EZİK VE ÇAPSIZ GAZETECİLER2 ay önce
Bir koltukta on karpuz 2 ay önce
DÜNYANIN HEDEFİNDEKİ TÜRKİYE2 hafta önce